ANKARA (AA) - Yeşil dönüşüm, elektrikli araç üretimi, dijitalleşme ve savunma teknolojilerine yönelik harcamalardaki artış kritik ham maddelere olan talebi hızla artırırken, yeni sermaye yatırımlarının sürdürülebilir madencilik ekseninde yönlendirilmesinin küresel güç dengeleri açısından belirleyici olacağı değerlendiriliyor.
Nadir toprak elementleri başta olmak üzere birçok kritik ham maddenin rafinasyonu ve ihracatında Çin baskın konumunu korurken küresel ölçekte çıkarılan kritik ham maddelerin yaklaşık yüzde 66'sı, rafine edilen arzın ise yüzde 88'i Çin tarafından sağlanıyor. Dünya rezervlerinin ise yaklaşık yarısı bu ülkede bulunuyor.
Rezervler açısından Brezilya, Hindistan, Avustralya ve Vietnam birlikte yaklaşık yüzde 40'lık paya sahipken, ABD'nin payı yalnızca yüzde 2 seviyesinde kalıyor. Çin dışındaki işleme kapasitesi ise ağırlıklı olarak Malezya, Japonya ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yoğunlaşıyor.
Bu tablo karşısında Çin'e olan ithalat bağımlılığını azaltmayı ve enerji güvenliği ile ekonomik rekabet gücünü artırmayı hedefleyen ülkeler için elektronik atıklardan nadir toprak elementlerinin (NTE) geri kazanımı stratejik önem kazanırken, Avrupa Birliği (AB) 2024'te Kritik Hammaddeler Yasası'nı (Critical Raw Materials Act-CRMA) yürürlüğe aldı. Düzenleme, yerli madencilik ve rafinasyon projelerinin geliştirilmesinin yanı sıra geri dönüşüm kapasitesinin artırılmasını öngörüyor.
Yasa kapsamda AB, 2030'a kadar yıllık kritik ham madde tüketiminin en az yüzde 10'unu kendi kaynaklarından çıkarmayı, yüzde 40'ını AB içinde işlemeyi ve yüzde 25'ini geri dönüşüm yoluyla karşılamayı hedefliyor. Ayrıca herhangi bir kritik ham maddede AB'nin yıllık tüketiminin yüzde 65'inden fazlasının tek bir üçüncü ülkeden tedarik edilmesi sınırlandırılıyor.
AB bu yönde adımlar atarken, dünyanın farklı bölgelerinde de Çin'e bağımlılığı azaltmanın yolu olarak sürdürülebilir madencilik yöntemleri öne çıkıyor. Özellikle elektronik atıklardan NTE'nin geri kazanılması konusu, çevresel etkileri sınırlayan, arzı çeşitlendiren ve dışa bağımlılığı azaltan yaklaşımıyla yeni denge unsuru olarak değerlendiriliyor.
NTE'nin geri kazanımı stratejik bir gereklilikUluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi (USAR) tarafından düzenlenen Uluslararası Anadolu Akademik Çalışmalar Sempozyumu'nda AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Kuala Lumpur Üniversitesi Yeşil Kimya ve Sürdürülebilirlik Araştırma Kümesi Öğretim Üyesi Prof. Ahmad Naim Ahmad Yahaya, NTE geri dönüşüm teknolojisinde liderliğin küresel güç dengeleri açısından belirleyici olacağını söyledi.
Yahaya, elektronik atıklardan NTE geri kazanımına odaklanan 'kentsel madencilik' yaklaşımının giderek daha fazla önem kazandığını belirterek, 'Geleneksel madenciliğin çevresel etkileri artarken, orta ve uzun vadede birincil NTE rezervlerinin azalacağı öngörülüyor. Çin'in üretimdeki ağırlığı sürse de elektronik atıklardan NTE'nin geri kazanımı, arz güvenliği ve rekabet gücü açısından stratejik bir gereklilik haline geliyor.' dedi.
NTE alanında Malezya'nın Çin'e olan bağımlılığını azaltmak amacıyla çeşitli çalışmalar yürütüldüğünü ifade eden Yahaya, şöyle devam etti:
'Geri dönüşümde en kritik unsur ham maddeye erişim. Malezya'nın yerli elektronik atık kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle, diğer ülkelerden elektronik atık ithalatına imkan tanıyacak bir mekanizma üzerinde çalışıyoruz. Buna paralel olarak, elektronik atıklardan NTE işlemeye odaklanan ve klasik cevher işleme tesislerinden farklı bir ulusal pilot tesis kurmayı hedefliyoruz. Böylece Malezya'yı Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) bölgesinde kentsel madencilik alanında bir merkez ve lider ülke konumuna taşımayı amaçlıyoruz.'
'Türkiye ile birlikte pilot tesisler geliştirebiliriz'Yahaya, NTE'nin halen ağırlıklı olarak madencilik yoluyla elde edildiğini ancak elektronik atıklardan geri kazanımın giderek önem kazandığını ve Türkiye'nin de bu alanda önemli potansiyele sahip olduğunu vurgulayarak, 'Eğer Türkiye bu bölgede kilit oyunculardan biri olmak istiyorsa, özellikle işleme tesislerine odaklanması gerekiyor.' değerlendirmesinde bulundu.
Elektronik atıklardan NTE işlemenin klasik madencilikten önemli ölçüde ayrıştığına değinen Yahaya, birincil madencilikte kaynakların genellikle oksit ya da karbonat formunda bulunduğunu, elektronik atıklarda ise NTE'nin devre kartları, çipler, mıknatıslar ve hurda uçaklar gibi çok farklı bileşenlerde yer aldığını anlattı.
Yahaya, birçok teknolojik üründe yüksek miktarda NTE bulunduğuna ve bu maddeleri geri kazanım yoluyla işleyebilen ülkelerin gelecekte avantajlı konuma geçeceğine dikkati çekerek, 'Mıknatıs geri dönüşüm teknolojisinde kim lider olursa, dünyayı da o kontrol eder. Yenilenebilir enerji çağında bu çok kritik. Gelecekte kentsel madencilik teknolojisine sahip olanlar küresel lider olacak.' diye konuştu.
Dünyanın 2030'a kadar Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne odaklandığını, bu tarihten sonra da tüm faaliyetlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterleriyle uyumlu hale gelmesiyle birincil madencilik faaliyetlerine bağımlılığın azalacağını anlatan Yahaya, 'Bugün kentsel madencilikte açık bir lider yok, teknoloji hala deneme aşamasında. Ancak elektronik atık ihracatının önümüzdeki yıllarda daha da kısıtlanacağını düşünüyorum. Elektronik atığı ve işleme teknolojisini kontrol eden ülkeler Çin'e bağımlılığı azaltabilir.' görüşünü paylaştı.
Yahaya, bu çerçevede Malezya ile Türkiye arasında olası bir işbirliğine de işaret ederek, 'Teknoloji henüz ölçeklenmiş değil ancak pilot ölçekte umut verici sonuçlar var. Türkiye bu alana ilgi gösterirse, birlikte pilot tesisler geliştirebiliriz.' diye konuştu.
Muhabir: Duygu Alhan